Bu Blogda Ara

1 Ekim 2013 Salı

DEĞER EKONOMİSİ

Bugün vizyoner şirketlerin ortak hedefi; itibarlı şekilde karlılıklarını üst seviyede tutmak.
 
Bu hedefe ulaşmak için şirketler, dijital mecra yönetimini öncelik sırasında ilk sıraya aldılar.
 
Çünkü bu mecranın temelini, baskı rejimine alışmışken aniden seslerini serbestçe duyuracakları bir platform bulmanın heyecanıyla kanları kaynayan insanlar oluşturuyor. Bu insanlar sosyo-ekonomik konjüktürleri ne olursa olsun mutlaka birer müşteri, birer tüketici.
 
Tabi her topluluğun olduğu gibi, dijital mecrada kendi kahramanlarını yaratıyor. Ama bu topluluk kahramanlarının,  klasik kahramanlardan ayrımlaşan yönü, klavyenin başına oturan pek çok kişinin o andan itibaren kendini klavye şövalyesi olarak hissediyor olması. Dolayısı ile her yer eli kılıçlı şövalyelerle dolu.
 

Peki nedir şövalyeliğin kuralları?

 
Şövalyeliğin 10 kuralı :
     
  1. Kutsal saydığı değerleri ölümü pahasına korumak.
  2. Savunmasız ve acizleri korurken onlara saygı göstermek.
  3. Ülkesini sevmek.
  4. Düşmandan önce savaş meydanından geri çekilmemek.
  5. Tek bir kadına karşı aşk beslemek, ona bağlı olmak.
  6. Kötülüklerin ve acımasızlığın karşısında durmak.
  7. İnandığı değerlerle çatışmadığı sürece, emri altında olduğu amirlerinin tüm emirlerine uymak.
  8. Sözüne sadık olmak, onurunu küçük düşürecek davranışlardan uzak durmak.
  9. Cömert olmak, kendisine gösterilen iyiliği asla unutmamak.
  10. Her durumda doğruluğun ve iyiliğin temsilcisi olmak.

 

Klavye Şövalyeliğinin Kuralları Nelerdir ?

 
Tek  kural; kuralsızlık.
 
 
Bu şövalyelerin eline kılıç  veriliyor ve kuralsızca savaşmaları destekleniyor. Çünkü onlar savaştıkça bu savaşta bir mutlak kazanan oluyor. O da , Şövalye' nin savaştığı platformun patronu/ sahibi. 
 
Örneğin şikayet siteleri. İsmini burada zikretmesede hemen herkesin aklına gelen popüler siteler var. Bu siteler, insanların klavye şövalyesi olma dürtülerinin desteklenmesi ile bir değersizlik ekonomisi yaratmaya çalışıyor  ve eleştiriden şikayete giden yazıların sınırsızca yayınlanmasını sağlıyor. Şikayet yayınları arttıkça sosyal kamuoyu sayesinde ilgili marka üzerinde bir baskı oluşuyor. Burada marka, çeşitli yönetim stratejileri ile şikayeti yönetebilir ya da yönetemeyebilir. Burada özne marka değil. Özne, ilgili platform. Çünkü mutlak kazanan O.
 
Kaybeden ise; olayların övgüsel, teşekkür yaratan açılarını görmezden gelme alışkanlığı kazanmış, şikayet etmeyi alışkanlık haline getirmiş  insan topluluğu ve eğer şikayeti doğru yönetemez ise firma, o firmada çalışan insanlar oluyor.
 
Kazanan ise; değer yönetimine verilen önemi manipüle ederek karlarını arttıran  şikayet medyasının patronları...
 
Her şikayet bir armağandır, sadık müşteri nasıl yaratılır konulu diğer yazılarımla bu konuyu irdelemeye devam edeceğim.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder