Bu Blogda Ara

24 Eylül 2013 Salı

DEĞER

İnsanın kendine biçtiği bir değer vardır. Bu değer mütevazilik ile narsistlik arasındaki o upuzun çizgi üzerinde yaşanan deneyimlerle şekillenerek belirlenir. Ve insanın olgunluğa geldiğini hissettiği 30 lu yaşların başlarında iyice netleşir.  İster iş hayatında, ister özel hayatında olsun, bulunduğu yeri, ilişkiyi bu değer belirler. Örneğin; iş hayatında  razı olduğu bir ücret, bir pozisyon vardır. Fazlasını bazen ister ama sonra hızlıca kovar bu isteği içinden. Çünkü kendine verdiği değerin maddi karşılığı şu an kazandığı düşük ücret ve bulunduğu pozisyondur. Hem işsiz olan onca kişi varken bir işi olup da ücreti beğenmemek de ne demek, diyerek bu düşük değerli konumlandırmayı pekiştirir.

Özel hayatında da sınırları yine bu değer belirler. Pek çok olumlu özelliğini çoğu zaman görmezden gelerek, dengi olmayan biriyle birlikte olur.  Kendini bu ilişkiye ikna etmeye çalışır. Daha olumsuz örnekleri düşünerek kendini motive eder. Bazen bu değer biraz artar gibi olduğunda silkelenir ve ben kiminle birlikteyim diyerek içinde bulunduğu ilişkiye karşı yabancılaşır. Sonra bu ilişki nedeniyle kendini suçlamaya başlar.  Aynısı iş içinde geçerlidir. Temel ihtiyaçlarını karşıladığı için çalıştığı işin kendi niteliklerinin ne kadar altında olduğunu farkettiğinde, bu işte geçen süre için kendini suçlar. Çevresindeki insanların kötü tavırlarından hem şikayet eder, hem de içten içe razı olur bu tavırlara.
 Artist : DUY HUYNH
 
İnsanın kendi ile yüzleşmesi olumlu bir çaba olmakla beraber, kendini suçlayıp hayıflanarak varabileceği bir nokta yoktur. Durup silkelenip kendi değerinin farkına varması ve kendini hayat içerisinde bu değere göre konumlandırması  gerekir.
 
İç dünyamızda ne varsa dış dünyamızda bu yaşanır.
 
Rezonans alanı nedeniyle kendi gerçek değerinin farkında olan insanın yaydığı müthiş bir frekans bulunur. Bu nedenle, İnsanın kendine verdiği değer arttığında hayatının tüm platformlarda kalitesi artacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder