BABİL KULESİ

Akadca bāb-ilû sözcüğü Tanrı'nın kapısı, Eski Ahit'te "kargaşa, karışıklık" şeklinde açıklanır. ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Babil_Kulesi )
Bir bakış açısına göre Kule, İnsan' ın Yaradan ile yarışma tutkusu ( İnsanoğlunun kollektif kibiri) ya da başka bir açıdan Yaradan'a sesini duyurabilmek için Ona yaklaşma isteği ile yapılıyordu. Arşa dikilen bu kule, eril (erkeksi) cüretkarlıktı. Kule' nin yatay büyüme, genişleme gösteren asma bahçeleri ise; rahmi simgeleyen dişil bir girişimdi.
Bu sırada RAB, Yeryüzüne indi, insanoğlunun dillerini karıştırdı. Birbirini anlayamayan insanoğlu Kule' yi yapmayı bıraktı ve RAB Onları Dünya' nın dört bir yanına dağıttı.
ALAMUT KALESİ

Dünya' nın dört yanında uzunluğu ile nam salmış, eril cüretkarlıkta yapılarımız var.
Dünya' nın dört yanında teröristler kol geziyor. Savaş var.
Şimdi soru şu ; Doğu' da yaşandığında yadsınan, Batı' da yaşandığında karalar bağlanan bu durum nedir ? Yine eril cüretkarlığın, size ne olursa olsun, bize olduğunda acımıza ortak olacaksınız duruşu mudur ? Ya da Batı' nın anlattığı masallar daha mı inandırıcı ?
Acı Dünya' nın neresinde olursa olsun, acıdır ve aynı ruh kabından dağılan ruhlarımızın içindedir.
Acının, haksızlığın, savaşın, ölümün, terörün dini, dili ve ırkı yoktur. İnsan Evrensel olarak eşittir.
Bir kez daha uyanma, silkelenme ve eşitlik için kendimize dürüst olma zamanı. Değil mi ki, Dünya' da savaş arttıkça Güneş' te patlamalar artıyor o zaman, kapımızın önü temizlendikçe, Dünya' da temizlenecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder