Bu Blogda Ara

4 Mayıs 2014 Pazar

MİRDAD KUNDAKTAKİ ERMİŞ 1


' Alçakgönüllü olduğunda bilinmeyene açık olabilirsin. İnsan cehaletinin farkında olmalıdır. Her zaman bilinmeyen bir şeyler olduğunu bilmelidir. Sadece uçsuz bucaksız bilinmeyen seni alçakgönüllü yapabilir. ' diyor Osho. Bizim kültürümüzde de özde aynı anlama gelen  ' Kul konuşur, kader güler, Gökte yazılan yerde bozulmaz, Takdirle yazılan tekbirle bozulmaz ' gibi sözler var. Hangi kültürde olursa olsun, insani hakikatler aynı olduğundan bu farklı cümlelerin hepsi bize, bizim irademizin üzerindeki mutlak gücü anlatıyor. 
Bende bugün Allah' ın mutlak gücüne koşulsuz teslim olarak bambaşka bir günlük plan yapmışken kendimi bambaşka bir gün yaşar halde buldum. Ve işte burada, evde bilgisayarın başındayım. 

Bu vesile ile bir solukta okuduğum Mirdad' ı anlatmaya çalışacağım. 

Mirdad' ın yazarı, 1889' da Lübnan' da doğmuş olan Mihail Nuayme. Nuayme bir süre, varlığın gerçeğine inebilmek için denizin dibindeki dalgaları, inzivaya çekildiği bir mağaranın içinde aramış. Bence bu yöntem oldukça işe yaramış olmalı ki Mirdad doğmuş.

Mirdad' ın olaylara yaklaşımı, kullandığı cümleler yani kişiliği öylesine etkili ki,
umarım küçük bir özetle, dimağınızda bir parça lezzet bırakabilirim.

Hikaye, As ve Lübnan dağlarının ' Sunak ' diye bilinen yüksek tepesi üzerinde ' Gemi ' diye anılan terk edilmiş, parçalanmış bir heykelin çevresinde yaşanıyor.

Büyük Tufan' dan birkaç sene sonra, Nuh ve adamları dağın eteğindeki bereketli topraklara  yerleşmeye karar veriyorlar. Uzun bir süre bu bereketli topraklar üzerinde hep birlikte yaşadıktan sonra Nuh, ölümüne yakın oğlu Sam' i yanına çağırarak ona vasiyette bulunuyor. Bu vasiyete göre, insanların Tufan' dan yüzyıllar sonra, kendilerinin bir parçası oldukları imandan doğan yeni hayatı hatırlamaları için Sam  dağın en yüksek tepesine bir sunak yapacak ve bu sunağa gerçeğine oranla çok daha küçük boyutlu olan bir gemi heykeli yapacaktır.
Heykel geminin içinde ' Gemi Arkadaşları ' ismi ile anılacak 9 kişi olacak, bu 9 kişi gemiden asla çıkmayacak, tıpkı Nuh' un gemisinde yaşandığı gibi münzevi bir hayat yaşayacaklardır. Bu kişiler asla beden zevklerine önem vermeyecek, daima iman ateşinin yanması için çalışacak ve dua edeceklerdir. Aralarından birinin ölmesi halinde kapı çalınacak ve yeni bir gönüllü arkadaş aralarına katılacaktır. 

Vasiyet yerine getirilir ve düzen Nuh' un istediği şekilde oluşturularak korunur. Birkaç asır sonra Gemi' ye verilen bağış, altın vs. arttıkça arttığı bir dönemde 9 arkadaştan biri ölür ve bir süre sonra garip bir adam çıkagelir. Bu adam açlıktan zayıf düşmüş, yaralı ve bitkindir. Gemi' nin kaptanının adete göre ilk gelen kişiyi kabul etmesi gerektiği halde, kaptan bu adamı içeri almak istemez. Hatta istememekten öteye bu yabancıya karşı kızgınlık ve nefret duyar. Onu kovar. Ancak yabancı yalvararak değil, hakkı olanı isteyen bir tavırla içeri girmeyi ister ve uzun bir tartışmanın sonrasında arkadaş olarak değil, hizmetli olarak gemiye kabul edilir. Böylece gemide ilk defa 8 arkadaş ve 1 hizmetli olur. Bu şekilde tam 7 sene geçer. 7 sene boyunca hizmetli her işe koşar ve hiç konuşmaz. Hizmetli yani MİRDAD, bir gün konuşmaya başlar ve bu konuşma Gemi için bilinen dünyanın yıkılıp yeni bir dünyanın doğduğu gün olur.

Kitap, 237 sayfa ve altını çizdiğim çok fazla cümle var. Şimdilik bir kısmını paylaşacağım. 


** Kim sırtını bir yere dayarsa, o yere dayandığı ölçüde onun esiri olur.
** Sizin iradeniz, her nefesinizde, her sözünüzde, her arzunuzda, her düşüncenizde ve her işinizde gizlidir. Sizden gizli olan her şey, bilin ki, külli iradenin bilgisi dahilindedir. 
** Yola çıkarken yanına azık alma. Teslim ol. Yolcusunu doyurmayan yol, gidilmeye değmez.
** İnsanlardan ve eşyalardan istedikleriniz, kendinizden istediklerinizi belirler. 
** Kötü bir kalpten çıkan kötü bir arzu, sonunda mutlaka o kalbe geri döner. 
** İnsan tek düşünce, tek kalp, tek bedenli ve gölgesinden kurtulup tek iradeli olmadıkça, bir ayağı ile cennette diğer ayağı ile de cehennemde ayakta durmaya devam eder.
** Ölümle beslenen, ölüme yem olur. Başkalarının  acıları üzerinde yaşayan da acılara av olur. 
** Kısmet, insanın ayağına gelir. Şanstan ümidini kesme.
** Sev ki görülmeyeni göresin.
** İnsanın tek şerefi, Tanrı' nın konuşan yüzü ve yaşayan örneği olan insan olarak varlığıdır. Onun dışındaki bütün şerefler ise, önemsiz ve değersizdir.
** ŞÖHRET SAÇMALIĞI : Bir dudakta dolaşan isimle deniz kumuna yazdığın isim arasında hiçbir fark yoktur. İkincisini ani bir rüzgar siler götürür. Birincisini de insan, aksırıkla yok eder. İnsanların, adını aksırıkla silmelerini istemiyorsan, adını ateşten harflerle onların kalplerinin derinliklerine yazmalısın.
**"sevgiye hesap sormayın! çünkü sevgi, kendinden başkasına hesap vermez. o ne borç verir ne borç alır! ne alır
ne de satar! bunun için ne çoğalır ne de azalır. hep, bugün,yarın ve kıyamete kadar tam olarak kalacaktır. esvgide daha çok ve daha az kavramı yoktur. aklımıza onu tartmak veya karşılaştırmak geldiği an, arkasında sadece acı hatıralar bırakarak kalbinizden çeker gider... keç kere sizi sevgi kördür derken duydum. bununla sevgilide hiç bir kusur görmez demek istiyorsunuz. aslında körlük görme derecelerinin en üstün noktasıdır. keşke hiçbir şeyde ayıp göremeyecek kadar kör olsaydınız! ne zaman sevgi gözlerinizi temizlerse o zaman gördüğünüz her şey sevginize layık olacaktır..."






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder