Bu Blogda Ara

25 Eylül 2015 Cuma

KURBANLIK NEFSİN LEZZETİ


Çok şükür bireysel ve dolayısı ile toplumsal olarak evrimleşmemizin hızlandığı, farkındalığımızın arttığı bir dönemdeyiz.
Dolayısı ile Kurban Bayramı nedeni ile pek çok kişi, asıl kurban edilmesi gerekenin nefs olduğunu düşünüyor. Nefsin feda edilmesi ne kadar nefis olur. Çünkü ancak gönülden sevdiğin bir şeyi feda ettiğinde, kurbanın anlamı olur. Bu Dünya' da, bu algı seviyesinde, insanın madde boyutunda en sevdiği varlık kendisidir. Aksini iddia edebilir, kahramanlıklar, fedakarlıklar yapabilir ama hepsinin altyapısında mutlaka kendine duyduğu sevgi ya da sevgi ihtiyacı yer alır. O yüzden bayramların bir anlamı da barıştır, barışmaktır.  İnsanı küslüğe iten, orada sabitleyen duygu,  kendisine olan aşırı düşkünlüğüdür. Belki de bu bayram yaşayacağımız bir barışma, nefsimizin kurban edilmesi için nefis bir araç olur.


(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “And olsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti. (Maide – 27)

Dün akşam Aamir Khan' ın Fanaa' sını izledim.  Nefsin kurban edilişinin romantik bir anlatımıydı. Tavsiye ederim.






15 Eylül 2015 Salı

YÜREĞİNİN SESİNİ DİNLE...


Dünya' nın sancı çektiği bugünlerde, sen hangi mucizenin gerçekleşmesini istersin? İnsanoğlu doğası gereği en güzel çözümleri, en sıkıntılı anlarında bulur, hayata geçirir. Tıpkı doğum sancısı gibi.
Bugün bir mucizenin gerçekleşmesini sağlayabilsem, benim mucizem;  korkunun, korkunun yarattığı duyguların bangır bangır sesi yerine gönüllerde sükut ile  konuşulanların işitilmesi olur. 






14 Eylül 2015 Pazartesi

YEDİNCİ OĞUL

Ruh' un en sağlıklı hali denge hali. Sevgi, tutku, nefret, kızgınlık vb. pek çok duygu, anlık ya da bir süreliğine içimizden gelir ve geçer. Çünkü biz insanız. Duygudanız. Ancak duyguyu hissedip onu kontrol edebildiğimizde, yani dengede olduğumuzda sağlığımızı ve tabii ki hayatımızı koruruz. Aynı zamanda kamil insan mertebesine giden yolun yolcusu oluruz.
Yoksa olumlu ya da olumsuz tüm duygular bizi ele geçirdiğinde efendimiz olur, dengemizi bozarlar. Arabesk kültürlerde, sevgililerin birbirini cezalandırması, kıskandırması, kadın cinayetlerinin artması, toplumsal olarak yaşadığımız tahammülsüzlükler vs. hep bozulmuş dengeler sonucu, insanın kendini kontrol edememesidir.

Az önce seyrettiğim ' Yedinci Oğul ' filmi bu dengesizliğe güzel bir örnekti. Bir cadıya aşık olan adam, insan olduğu için başka bir kadınla evlenmeyi tercih eder. Bunu duyan cadı, kadını öldürür. Böylece iki eski aşık arasında  ömür boyu sürecek  kavga ve cadı avı başlamış olur. Finalde cadının intikam isteğinin temelinde adama olan tutkusunun olduğunu anlarız. Yani tutkulu aşk, başından beri cadının benliğini ele geçirmiş, kalbi kırık bir kadından bir canavar yaratmıştır.

HER ÇOCUK ÖZELDİR



Çoğu anne baba için çocuk sahibi olmak, hayatı sil baştan yaşamanın bir yolu gibidir. 
Bilinçsizce geçen çocukluk günlerini, çocukları üzerinden, şimdiki bilinçleri ile yaşamak isterler. Ulaşamadıkları hedefleri, çocukları tarafından gerçekleştiğinde yaşamlarının eksik yanı tamamlanmış olacak, bugüne kadar yaptıkları tüm hatalı seçimler silinecek, yeniden doğacaklardır. Kendi anne babalarına yaşatamadıkları gururu, çocuklarının başarısı ile yaşayacaklar ve duygusal ihtiyaçlarının bir kısmı böylece tatmin edilecektir.

Oysa çocuklar bizim yazı tahtamız değildir. Onlarda birer bireydir. Bizim gibi seçim yapma, deneme yanılma, öğrenme hakları vardır. Gelişim sürecinde en büyük ihtiyaçları aileleri tarafından kabul görme ve değerli hissettirilmedir. Her ne olursa olsun, koşulsuz sevildiklerini bilmeye ihtiyaçları vardır. 

Bu konuyu işleyen ' Her Çocuk Özeldir ' Taare Zameen Par – Stars On Earth 
izlemenizi tavsiye ederim. Aamir Khan' ın her zamanki  toplumsal duyarlılığı ile hazırlanmış, 8 yaşında disleksi ( çok sık rastlanan, zengin bir hayal gücünün yanında yaşanan bir öğrenme zorluğu) olan bir çocuğun reddediliş performansı ile kabul ediliş performansı arasındaki farkın anlatılıyor. 

Slogan ise; konuyu çok güzel özetliyor. 

' Her çocuk özeldir. Siz görürseniz onlar aramızda parlayan birer yıldızdır. '

6 Eylül 2015 Pazar

EVLİLİK YEMİNİ

Evlenirken birbirinizin gözüne bakarak edeceğiniz bu yemin aşkınızın ve sadakatinizin, evliliğinize olan saygınızın sembolü olabilir.

Bu benim karım
Bu benim kocam
Seni kabul ediyorum
Senden Başka kimse olmayacak
Sevmek seni tanımak
Güvenmek ise henüz bilmediğim
Saygı ile namusun ve inancın için
Bana olan daimi sevginde
Hayat topyekûn getirsin bize
Aşkım vaad ederim sana
Seni kim mutlu eder ben ederim
Hayatindaki en önemli şey kim ?
Sensin
Nerede olmayı tercih edersin ?
Hiç bir yerde
Beni ne zaman terk edeceksin ?
Asla

Kaynak : 
EXODUS: GODS AND KİNGS- Göç: Tanrılar ve Krallar (2014) FİLMİ




5 Eylül 2015 Cumartesi

Karnavalım: MİNYONLAR VİZYONDA

Karnavalım: MİNYONLAR VİZYONDA

MİNYONLAR VİZYONDA

Türkçe' de ' minyon '  olarak tabir edilen kişinin ince, narin, yaşından genç görünümlü yapısı Hollywood' un ' Minions ' ları ile karşımıza hücreye benzeyen, minik, sevimli, sarı, bazıları tek, bazıları iki gözlü yaratıkları olarak çıkıyor. Filmin yapımcılığını İlluminati üstleniyor ve tek göz simgesini burada Minyonlar üzerinde bolca kullanıyor.


Filmin pazarlama başarısı olarak oğlum 10 aydır bugünü bekliyordu. Koşarak sabah ilk seans, filmi izlemeye gittik.

Ana mesaj ' şahsi kimlikleri oluşmamış bireyler, kendilerini önemli ve mutlu hissedebilmek için hizmet edecekleri bir efendi ararlar. '

Umarım İlluminate' nin bu mesajı, çocuklarda adanma psikolojisi yerine farkındalık yaratır.

Her birimiz  birbirimizden farklıyız. Bu farklılıklarımız ile çok güzel ve özeliz.